‘Aşk kaybolup gidiyor, izleri kalıyor’

2 hafta önce 34

Buray’la bu ilk röportajımız. Onu uzun zamandır merak ediyordum. Kıbrıslı olduğunu biliyoruz, şarkılarını söylerken Türkçeyi çok iyi kullanıyor. Ama sohbet ederken Kıbrıs şivesiyle konuşuyor. Bu ona daha da sempatik bir hava katıyor. Başarılarına rağmen çok da mütevazı. Seyahati çok seviyor. Tabii yazdığı şarkılarda aşkı bu kadar güzel anlatan biriyle aşkı da uzun uzun konuşuyoruz...

Yeni şarkın ‘Buzlu Cam’ı çıkardın...

Bu yazın en serin şarkısı.

İddialı! Ne anlatıyor bu serin şarkı?

Sözleri Emrah Karakuyu, bestesi Emrah Karakuyu ve Tanerman’a ait. Buzlu camın üzerine bir şey yazarsınız ve kısa bir süre sonra kaybolur. Aşkı da buna benzetiyorum. Bazen üç saniye, bazen üç gün, bazen üç ay, bilemedin üç sene... Aşk da kaybolup gidiyor. İzleri kalıyor.

Aşk biten bir şey mi?

Kesinlikle biten bir şey. Aşk bir heyecan, sevgiyse kalıcı.

En son ne zaman aşkını buzlu bir cama yazdın?

Lisede her hafta yazıyordum, siliniyordu. Ama en son aşk hissini pandemi zamanı yaşamıştım. Ondan sonra yok.

Aşk şarkıları yazan biri olarak aşka biraz mesafeli misin?

Yazdığım bütün şarkılar, gerçek hayatta yaşadıklarımla ilişkili. Ama bunlar hemen geçen ay olan olaylar değil; lisede, üniversitede sayısız maceralar geçti başımdan. Aşkın A’dan Z’ye her halini, acısını tatlısını yaşadım, gördüm. Şarkılarda da bunları anlatıyorum.

Şarkı sözlerinde çok romantik biri var. Bu ne kadar sensin?

Romantik olduğum zamanlar vardı. Ruh halim dönem dönem değişiyor. Çılgın âşık olduğum da, serenatlar yaptığım da, özür dilemek için gidip penceresinin altında şarkılar söylediğim de, çok çılgınlıklar yaptığım da oldu. Gülleri kapısına koyduğum, besteler yapıp postaladığım... Ama bazen gerçekten aşka küsüp kimseye kapılarımı açmadığım, burnumu sürtüp “Bir daha tövbe” dediğim zamanlar da yaşadım.

Şimdi hangi dönemdesin?

Şu anda algılarım açık. Her an aşk kapıyı kırıp içeri girebilir.

10 sene içinde beş albüm ve bir sürü hit tekli şarkı yapmışsın. Sence popstar mısın?

Pop müzik, aslında popüler müzik demek. Popstar başka, popüler star başka bir şey. Yaptığımın çok pop müzik kategorisine girmediğine inanıyorum. Çünkü içerisinde alaturka da rock da var. Dünyayı gezdim, bir sürü ilginç sesleri toplayıp müziğime katıyorum. Yani global bir müzik sesi var. Tam popüler kategorisine sokmak istemem ama bir şey çok meşhursa popüler müzik olabilir. Ben de bu durumda popüler bir sanatçı olmuş olabiliyorum.

Bir röportajında “Normal bir popstar gibi yaşadığımı düşünmüyorum” demişsin. Nasıl
yaşıyorsun?

Popstarlar, ünlüler, biraz daha ihtişamlı, janjanlı, elit bir hayat yaşar gibi bir algı var. Ben de tam tersi. Mesela seyahat tutkunuyum. Arkadaşlarla dünyanın değişik, enteresan, egzotik köşelerine seyahatlere gidiyoruz. Biraz daha maceraperest bir yapım var. Bir popstar böyle yaşamaz sanırım.

Popüler bir isim olmana rağmen sansasyondan uzaksın...

Özelimi özelimde yaşama ihtiyacı duyan biriyim. Bazı ünlüler ön planda olmayı sever. “Hep beni konuşsunlar, herkes bana baksın” der, ilgi ister. Ben de tam tersi. İnsanların bana karşı bir sempatisi, sevgisi olsun, yeter. Her attığım adım olay olsun gibi şeylere çok bağlı değilim. O yüzden ilişkimi ve özelimi de kendi içimde yaşamayı seviyorum.

‘Aşk kaybolup gidiyor, izleri kalıyor’

‘İŞİN FORMÜLÜ ÇOK ŞARKI YAZMAK’

Sence bir şarkıyı başarılı kılan nedir? Klibin çok izlenmesi mi, radyoda bolca çalması mı, müzik listelerinde üst sıralarda olması mı?

İnsanların yazdığınız sözlerde, yaptığınız müzikte kendisini bulması, hissetmesi ve bir gün konsere çıktığımızda gözlerinizin içine baka baka sizin duygularınızı size söylemesi...

İyi şarkı yapmanın senin için nasıl bir matematiği var?

100 şarkı yazdın, önce 50’sini eliyorsun, sonra kalanlardan elemeye başlıyorsun. Elinde en güzel 20 şarkı kalıyor, sonra 10 tanesinden daha vazgeçiyorsun. Kalan 10 şarkının içinde bir tanesi mutlaka kalıcı oluyor. O yüzden işin formülü, çok şarkı yazmak.

Beklemediğin bir ilgi görüp sana sürpriz olan bir şarkın var mı?

‘Sen Sevda mısındır?’ Hiç inanmadığımız, albümde yedi numaraya attığımız bir şarkıydı. Bir anda patladı, “Vay be, demek bu iş böyle bir şeymiş” dedik.

‘Aşk kaybolup gidiyor, izleri kalıyor’

‘İKİNCİ, ÜÇÜNCÜ BULUŞMAYI DENK GETİREMİYORUM’

Avustralya’da yaşadığın dönemde gerçekten evlenip boşandın mı?

Evet, 24 yaşındaydım.  7 sene sürdü. O dönem Avustralya’da yaşadım.

Âşık olduğun için mi gitmiştin oraya?

Konser vermeye gitmiştim. Sonra bir ay oralarda takılıp gezeyim dedim. İş buldum, arkadaş ortamları... Tanıştığım ilk kızla da birlikte olduk, ayrıldık, gene barıştık derken ansızın “Baba gel, kız istemeye gidiyoruz” dedim.

Çocuğunuz var mı?

Yok.

Bir daha evlenir misin?

Evlilik dediğimiz konsept zor. Bir de ben konserler ve seyahat tutkum sebebiyle ayın sadece 2-3 günü evdeyim. Buna hangi eş katlanır? İleride hayat durulur mu bilmiyorum.

Ayda 2-3 gece mi evdesin? İlişki olamaz tabii böyle...

Olduğunda da çok az görüşüyoruz. İlişki ilerlemiyor, bir yere doğru evrilmiyor. Bazen ‘Aa tamam, aradığım biri’ desem bile ikinci, üçüncü buluşmayı denk getiremiyorum.

‘Aşk kaybolup gidiyor, izleri kalıyor’

‘HAYAT MOTİVASYONUM, UFAK UFAK HEDEFLER KOYUP İLERLEMEK’

Kıbrıslısın ve şiveli konuşuyorsun ama şarkılarında aksan yok. Nasıl oluyor?

Düzeltiyorum. Mesela Kıbrıslı bir arkadaşım burada otursa, onunla muhabbet etsem daha koyu bir Kıbrıs şivesine geçeriz, hatta söylediklerimizi anlayamayabilirsin bile. Ama şu an ortada bir dozaj tutturuyorum.

Kıbrıs’ta nasıl bir ailede büyüdün?

Annem ev hanımı, babam Su İşleri Dairesi’nde devlet memuru. Ama müzikle de ilgiliydi ve Kıbrıs’ın bilinen müzik duayenlerinden biriydi. Bir sürü besteler yaptı, derlemeleri var. Ben de müzikle büyüdüm. Her şey Türk halk müziği ve bağlamayla başladı. Sonra lisede baktım ki karşı cins gitarı daha çok seviyor. Bağlamayı bir kenara koydum, gitar aldık. Lise orkestrası, rock şarkıları derken müzik kariyeri başladı. Doğu Akdeniz Üniversitesi’nde müzik kompozisyon bölümünden mezun oldum. Ardından İngiltere’de Wales (Galler) Glamorgan Üniversitesi’nde müzik prodüksiyon ve ses mühendisliği üzerine master yaptım.

Bundan sonrası için hayalin ne?

Hayat motivasyonum, ufak ufak hedefler koyup ilerlemek. Mesela albüm çıkarken bir taksiye bindiğimde radyoda şarkıma denk gelip ‘Bitti bu iş, tamamdır’ demiştim. Derken ikinci albüm, üçüncü albüm... Sonra bir Harbiye hedefi koyduk. Üç tane yaptık. Şu an devasa bir hedefim yok. Amacım çıtayı düşürmeden güzel müzik yapmak.

Ünlü olduğunu ilk nasıl anladın?

Bir radyo programı vardı, alışveriş merkezinin ortasında cam mekânda yayın yapılıyordu. Bir baktım, 20-30 kız, elinde ‘Buray’ yazılı pankartlarla çığlık atıyor. Hem şaşırdım, hem motive oldum.

Yeni şarkının klibinde yapay zekâdan faydalanmışsınız. Hem sen hem de yapay zekâ versiyonun var ve sana benziyor. İlk izlediğinde bu seni korkuttu mu?

Evet, öyle bir döneme geldik ki, yapay zekâyla yapmadığımız şeyleri bile yapmışız gibi gösterebilecek bir algı yönetimi deryasının, kaosun içine giriyoruz. Bakalım insanlığı bundan sonraki 10 sene içinde neler bekliyor...

‘ÖLMEKTEN KORKMUYORUM AMA YA İSTEDİĞİM GİBİ YAŞAYAMAZSAM...’

Hiç kendi yazdığın şarkı sözleriyle birine yürüdün mü?

Çoook ama bu yaşlarda değil. Mesela ilk bestemi lise 2’de yazdım. Âşık olduğum bir kız vardı. Lise 3’te başka bir kıza âşık oldum, ona da bir beste yaptım. Sonra bu iki besteyi bir yarışmaya verdim. Şarkılardan biri ikincilik, biri üçüncülük aldı.

Şimdilerde neden birini tavlamak için şarkıları kullanmıyorsun?

Beni sevecek olan kişi, müziğimden ve kariyerimden ayrı sevsin isterim.

Kariyerinden bağımsız Buray nasıl biri?

Gezgin, meraklı, yerinde duramayan, yeni yerler keşfetmeye çalışan... Müziği bu keşifler için bir araç olarak kullanan biri.

Nasıl yani?

Ben anne evinden çıktıktan sonra müziği kullanarak İngiltere’ye gittim. Orada master yaptım. 20-30 yaşları arası Avrupa’yı gezdim. Gitarımla bazen barlarda çalıştım, bazen sokakta çaldım ya da otellerde caz yaptım. İngilizce repertuvarım var. Kendimi müziği kullanarak her şartta paramı kazanabilecek bir forma soktum. Bir süre İspanya’da, bir süre Avustralya’da yaşadım. Dünyanın her tarafından müzisyenlerle tanışıp, onların müziklerinden beslenip kendi müziğime kattım. Müziği biraz da dünyayı keşfedebilmek için bir dil olarak kullanmayı seçtim diyebilirim.

40 yaşındasın. En çok ne için savaştın bu süreçte?

İnsanlar hayal ettiği şeyleri yaşar ya, ben de onu yaşıyorum. Başlarda albüm çıkarma niyetinde değildim. Söz yazarı arkadaşım Gözde Ançel beni gaza getirdi, “Çok güzel olacak” dedi. Bir şekilde hayat beni buralara sürüklediği için anı yaşıyor, keyfini çıkarmaya çalışıyorum.

Buray ismini duyanlar ne hissetsin istiyorsun?

Yaptığım seyahatler ve deneyimlerimle güzel bir hayat yaşıyorum, “Hayat Buray gibi yaşanır” desinler isterim.

Hayatını anlatan bir şarkı yazsan, bu şarkıya ne ismi koyarsın?

Ölmekten korkmuyorum da ya istediğim gibi yaşayamazsam...

Habere git