MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin sağlık sorunları nedeniyle, partisi 28 Ocak'tan bu yana grup toplantısı düzenleyememişti. 27 Mayıs'ta DEM Parti heyeti ile görüşmek üzere geldiği Meclis’ten ayrılırken, gazetecilere "Bayramdan sonra gruba geleceğim inşallah" açıklamasını yapan Bahçeli, geçtiğimiz hafta da grup toplantısına katılmamıştı.
'İŞTE AYAKTAYIZ, İŞTE BURADAYIZ'
5 ay sonra ilk kez grup toplantısına katılan MHP lideri, şu açıklamaları yaptı...
"Hamdolsun yeniden bir aradayız. Hasret kuraklığının beraberliğinin keremiyle yeniden kavuşmasıdır vuslat. Ne mutlu bizlere işte ayaktayız. İşte buradayız.
Yolumuza coşkuyla devam ediyoruz. Toplantımızı yurtiçi ve dışından takip eden bütün vatandaşlarımızı yüreğimin en çoşkun hissiyatı ile selamlıyorum.
Hedeflerimiz doğrudur mücadelemiz ve tavrımız doğrudur. Biz MHP'yiz biz Türk milletiyiz. Milli birlik ve dayanışmanın peşindeyiz. Terörsüz Türkiye'ye ulaşmanın azim ve kararlılığındayız. Milletimin bekası tehdit altına girerse kimin barışın güvencesi olacağını iyi biliyoruz.
Ülkemiz için yapacaklarımızın en az yaptıklarımız kadar etkili olması gerekmektedir. MHP ve Cumhur İttifakı millet varlığını ilerletmek maksadını yerine getirecektir. Önce buna yürekten inanmak lazımdır. Bu bir ütopya değildir. Bir kere başarmış olanın hiç yapmamış olana göre başarma olasılığının çok daha fazla olduğunu biliyoruz.
SİYASETİ BOŞ HAYALLER ÜZERİNDE YAPMIYORUZ
Çünkü milletimizin çarpan nabzını her şeyimizle hissediyoruz. Bir defasında bayrak şairimiz merhum Arif Nihat Asya'ya trende ve vapurda neden hep 3. mevkide yolculuk yaptığını sormuşlardı. O da şöyle cevap vermişti: Ben halkın arasına oturarak onların konuşmalarına, atasözlerine kulak veririm. Öfkelerini, sevinçlerini dinlerim. Bir köşede gözlerim kapalı gibi dururum ama kulağım onlardadır. Hiç kuşkusuz bir düşünce insanını ölümsüzleştiren ve onu bayrak şairi yapan hikmet elbette buradadır.
Milletin sesine kulak vermek, bu sesi şuurla duyup hissetmek her şeyden evvel zamanlar üstü erdem ve empati gerektirir. Bunun yanında soylu bir tarihe bağlılık, millete mensubiyet kıvancı hayati önem ve değerdedir.
Biz siyasetimizi boş hayaller üzerinde yapmıyoruz. Sebepleri sorgulamadan sonuçları eleştirmenin bir anlamı olmadığını biliyoruz. Bize göre siyaset iftihar ettiğimiz Türk milletine hizmet için lütfedilen tarihi bir fırsatın tanımıdır. Özne her zaman Türk milletidir. Onun olmadığı siyaseti kabul etmedik edemeyiz etmeyeceğiz. Bu nedenle diyoruz ki şayet Türk milleti yoksa biz de olamayız. Bizim mücadele alanımız da millet varlığının sürdürülmesidir. Biz millet varsa ayaktayız. Siyasetimiz de Türk milleti var oldukça hep var olacaktır.
Siyaseti yalan ve fitne çarkını döndürmek için kullanmıyoruz. Siyasetin birlerini koltukta tutmak için sergilenen bir sahne olmadığının farkındayız. Bütün samimi gayretlerimizin sonunda bir milletin geleceği ve mukadderatı vardır.
Bizim partimiz ve ittifakımız bu yüksek duyguların her gün yeniden kucaklaştığı, çıkarsız arkadaşlığın her şeyin üzerinde tutulduğu milli ve demokratik çatıdır.
'TEHDİDİN BÜYÜĞÜ KÜÇÜĞÜ OLMAZ'
Birbirine girmenin cepheleşmeleri diri tutmanın mahsur ve maliyeti kahredici gelişmeleri tetikleyecektir. Tehdidin küçüğü büyüğü önemsizi olamaz. Bugün hafife alınan bir tehdit yarınlarda korkunç badireleri doğuracaktır.
Bize bir şey olmaz diyemeyiz. Bize kim saldıracak diyemeyiz. Önümüze bakarken geçmişimizin izinden yürüyüp yeni yüzyıla öyle bakarak yürümeliyiz.
İran misilleme üzerine misilleme yapmaktadır. Yeni bir dünya savaşıyla ilgili tahminlerin yoğunlaşmasından dolayı çok boyutlu krizlere seferberlik ruhuyla odaklanmanın ertelenmemesi gerektiğini düşünüyorum. İsrail İran'a saldırarak Terörsüz Türkiye'nin tekerine çomak sokmaya niyet etmiştir. Coğrafyaların bombalanarak silkelenmesini huzur ve istikrarı köreltecek, sonu gelmeyen çalkantılar dönemini başlatacaktır.