CHP’nin başına örülen çorap!

5 saat önce 34

13 gün sonra, 30 Haziran Pazartesi günü Ankara’da çok önemli bir dava var.

Mahkeme, CHP’nin 38’inci Olağan Kurultayı’nı iptal edip “Butlan” ya da “Kayyum” kararı verir mi?

“Butlan” çürük, temelsiz, geçersiz ve hükümsüz olma durumudur.

Mahkemeden böyle bir karar çıkarsa, önceki Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu ile ekibi yönetime devam edecek ve partiyi yeni bir kurultaya götürecek.

“Kılıçdaroğlu böyle bir görevi kabul edip kendini küçük düşürmez” diye düşünüyorum.

O zaman “Kayyum ataması” akla geliyor.

Mahkeme CHP’ye kayyum atar mı?

Böyle bir karar elbette ki büyük tepkilere yol açar. Siyaset dünyası karışır, karar “saçma” olarak nitelenir.

Fakat... Burası Türkiye... Olmayacak şey yoktur... Akla gelen ve gelmeyen her şey olabilir.

★★★

Diyelim ki mahkeme 30 Haziran’da “Butlan” ya da “Kayyum” kararı verdi...

Ne olacak?

CHP böyle bir karara nasıl tepki gösterecek?

İktidarın, CHP yönetimini itibarsızlaştırma isteği gerçekleşecek mi?

Özgür Özel gidip, yerine Kılıçdaroğlu veya tayin edilecek bir kayyum mu gelecek?

★★★

CHP Genel Başkanı Özgür Özel, gazeteci İsmail Saymaz’a bu konuda açıklamalarda bulunarak “Davada ‘Butlan’ ya da ‘Kayyum’ kararı çıkarsa tanımam. Yok hükmündedir!” dedi.

Peki, tanımaz da ne yapar?

Bunu da şöyle anlattı:

“İhtimal vermiyorum ama böyle bir karar çıkarsa, bana terslim edilen CHP bayrağını ne bir yana atarım, ne de elimden düşürürüm. Kimseye de vermem! CHP’nin genel başkanları mahkemede değil, kurultayda değişir. Yok hükmünde olan karardan sonra parti kendi hiyerarşisi (makamların, rütbelerin, görevlerin önem sırası, astlık ve üstlük düzeni) içinde yönetilmeye devam eder: Benim siyasette anladığım bir şey var. Size bayrağı teslim ediyorlar. O bayrak, sen ölmeden yere düşmez. 19 Mart’ta bunu yaptık. Hatta biz 31 Mart’ta da bunu yaptık. Kongre bir yetki vermiş sana, ‘Elindeki bayrağı düşürme kardeşim’ diyor. Senden önce bayrak düşmeyecek. Sen düşeceksin, bayrak duracak elinde... O bayrağı bir kenara koyarsan, yok düşeyim, sonra bir daha alırım dersen, bir daha vermezler! O yüzden, verilen emanete sahip çıkmayı bileceksin!”

“İki orduya ihtiyacımız var”

İsrail-İran savaşı bir kez daha gösterdi ki, her zaman güçlü, her zaman tetikte olmalıyız...

Ordumuz gözbebeğimizdir. Onu yıpratmamalı, daha da güçlendirmeliyiz.

Fakat, okul birincisi teğmenlerin, “Atatürk’ün askerleriyiz” dedikleri için ordudan atılmaları üzücü, umut kırıcı olmuştur.

Kadim okurlarımdan Av. A. Erdem Akyüz, gönderdiği mektupta  “Mustafa Kemal Atatürk’ün deyişi ile ‘İki orduya ihtiyacımız vardır. Biri, ülkemizi koruyan silahlı kuvvetlerden oluşan ordu, diğeri milleti eğitecek ilim ve irfan ordusudur” diyor ve şöyle devam ediyor:

“Okullarda okutulan ‘Andımız’ gibi değerlerimiz yanında, askeri okul ve hastanelerin, tesislerin kaldırılması, düzeltilmesi gereken yanlışlardandır. Bir üçüncü ordu daha vardır. O da ‘Ulusal ekonomi ve ulusal üretim araçları olan fabrika ve tesislerdir.’ Bunların özelleştirilerek satılması veya etkisiz duruma getirilmesi bağışlanamaz ve hoş görülemez! Türkiye Cumhuriyeti temel değerlerine sahip çıkacak ve sonsuza dek, laik bir cumhuriyet olarak yaşayacaktır.”

TEBESSÜM

İyi bir vergici ne yapar?

Roma İmparatoru Tiberius, vergileri aşırı derecede arttıran eyalet valisini hemen görevden almış.

Şaşkına dönen vali boynunu bükerek “Suçum nedir efendimiz? Ben ne hata ettim?” diye sorunca, imparator:

“İyi bir çoban, koyunların yününü kırpar ama derisini yüzmez!” diye gürlemiş.

Bu söz, günümüzde bizim vergicilere ders olur mu acaba?

GÜNÜN SÖZÜ

Dürüstlük ve samimiyet en değerli ilkeler ama günümüzde çok azaldı!

Habere git