Diktatör kavurma

1 hafta önce 46

Eğitimsiz, mesleksiz, suça eğilimli bir tipti, ülkesi bağımsızlık mücadelesi verirken, o gitti ülkesini işgal etmiş olan sömürge ordusuna katıldı, böylesine karaktersiz biriydi, “er” rütbesiyle sömürge ordusunun saflarında tetikçilik yaptı, sömürge ordusu ödül olarak bunu “çavuş” yaptı, neticede ülkesi bağımsızlığını kazandı, sömürgeciler kovuldu, bu haysiyetsiz herif tık diye saf değiştirdi, sanki pek vatansevermiş gibi kendi ülkesinin ordusuna katıldı, kendisi gibi haysiyetsizlerle birlikte ordu içinde örgüt kurdu, ilkokul diploması bile yokken kendisini “orgeneral” ilan etti, darbe yaptı, ülke yönetimini ele geçirdi, kendisini “genelkurmay başkanı” ilan etti, milli mücadeleyle sömürgecileri kovan, ülkesini bağımsız hale getiren yurtsever devlet başkanını öldürdü, yurtsever başkanın yerine kendisini “devlet başkanı” ilan etti, siyasi parti kurdu, ülkede başka parti kurmak yasaktı, bütün muhalifleri ya öldürdü ya hapse attı, güya ülkeyi seçime götürdü, 1967’den 1985’e kadar tek parti ve tek aday olarak bütün seçimleri kazandı, habire cumhurbaşkanı seçildi, 1990 yılında lütfetti, başka siyasi partiler kurulmasına izin verdi, güya demokratik anayasa hazırlanmasına izin verdi, ama, her türlü sandık hileleriyle seçilmeye devam etti, anayasaya göre 1998 yılında son kez cumhurbaşkanı seçilmişti, 2002’de aday olmaması gerekiyordu, şak, anayasayı değiştirdi, aday olma sınırlamasını ortadan kaldırdı, gene aday oldu, gene her türlü hile hurdayla seçildi, ülke halkı sürünürken, diktatörün kendi ülkesini soyarak elde ettiği 5 milyar dolar serveti vardı, bu parayla Avrupa ülkelerinde şirketler satın aldı, gayrimenkul yatırımları yaptı, 2005 yılında cumhurbaşkanıyken kalp krizi geçirdi, öldü... Ülke kurtulduğunu zannediyordu... Şak, ülkeyi 38 yıl aralıksız yöneten diktatörün yerine oğlu geçti... Ülkeyi babası yönetirken babasının partisinden milletvekiliydi, babasının hükümetinde madenlerden ve ulaştırmadan sorumlu bakandı, babasının yaptığı anayasaya göre cumhurbaşkanlığına aday olanların 40 yaşını doldurmuş olması gerekiyordu, e diktatörün oğlu 35 yaşındaydı, şak, henüz babası yaşarken sürpriz bir gelişme yaşandı, ordunun baskısıyla anayasa değiştirildi, aday olma yaşı 35’e indirildi, belli ki kalp krizi filan hikayeydi yani, babasını öldürüp oğlunu onun yerine geçirmek için anayasal kılıf hazırlanmıştı, baba kalp krizinden öldü, iktidar medyası derhal fotokopi gibi aynı cümlelerle aynı haberi servis etti, “sayın cumhurbaşkanımız ölmeden önce oğlunu kendi yerine aday göstermişti, milli ordumuz da sayın cumhurbaşkanımızla aynı fikirde” diye yayın yaptılar, güya seçim yapıldı, oğlu 36 yaşında babasının yerine cumhurbaşkanı seçildi, seçimde hile yapıldığını söyleyen muhalifler ya öldürüldü ya hapse atıldı, “bana karşı darbe planlıyorlar” diyerek kendi kardeşlerini bile tutuklattı, protesto gösterileri kanlı şekilde bastırıldı, binlerce muhalif ülkeden kaçmak zorunda kaldı, babasının partisini kapattı, kendisine yeni parti kurdu, ülkede kendisini seven bir kişi bile yoktu ama, yüksek seçim kurulu sonuçlarına göre her seçimi en az yüzde 60’la yüzde 70’le kazandığı açıklandı, muhalefetin seçim sonuçlarına yönelik itirazları anayasa mahkemesi tarafından devamlı reddedildi, 2020’deki seçimi kazanınca babasının yaptığı anayasayı değiştirdi, kendine yeni anayasa yaptı, başkanlık sistemini lağvetti, güya parlamenter sisteme geçildi, konsey başkanlığı diye bir makam icat etti, “cumhurbaşkanlığı sembolik olsun, meclisin çoğunluğunu kazanan konsey başkanı olsun, adaylık sınırlaması olmasın” dedi, yani “seçimi kazanmaya devam edersem süresiz olarak, ömrümün sonuna kadar konsey başkanı kalabileyim” dedi, üyelerini kendisinin seçtiği anayasa mahkemesi bu anayasayı kabul etti, e tabii ilk seçimde meclisin tamamını kazandığı açıklandı, konsey başkanı oldu, 38 yıl babası yönetti, 20 yıldır oğlu yönetiyor, 8 milyon nüfuslu ülke, dünyanın en cahil kalmış ülkelerinden biri, her üç kişiden ikisi okuma yazma bilmiyor, her dört kişiden üçü kabile kültürüyle ilkel şartlarda yaşıyor, menenjit, kuduz, ülkenin normali haline gelmiş vaziyette, o kadar yaygın görülüyor, ülkenin yüzde 90’ında hastane mastane yok, belediye başkanlığı seçimi yapılmıyor, şehirleri atanmış valiler yönetiyor, demiryolu yok, ülke genelinde sadece iki bin kilometre asfalt yol var, sanayi üretimi sıfır, tarımsal üretim bile yok denecek kadar az, hukuk ve basın başta olmak üzere, her türlü insani özgürlük yasak, sadece din serbest, sadece dinde özgürlük var, ülkenin yüzde 50’si hristiyan, yüzde 20’si müslüman, yüzde 30’u yerel inanışlara sahip, dini bayramlar resmi tatil, diktatör baba-oğul yarım asırdan fazla süredir bu ülkenin adeta kanını içtiler, ahali sürünürken babasının 5 milyar doları vardı, oğlunun ise özellikle ülkesindeki madenleri zimmetine geçirdiği için 10 milyar dolar serveti olduğu biliniyor, “demokrasiye saygılıyım, anayasaya bağlıyım, ülkemin ve halkımın istikrarı için 2030 yılında yeniden aday olmayı düşünüyorum” diyor, çünkü, babadan devraldığı ülkeyi toruna devretmeyi düşünüyor.

Batı Afrika ülkesi Togo.

Sayın diyanet işleri başkanlığımız, kurban bayramında, baba-oğul diktatörlerin Togo’sunda 2 bin 100 kurban keserek, Togolulara dağıttı... Türkiye’nin camilerinde kurban bağışı topladılar, yoksulluk sınırının altında yaşayan, hatta açlık sınırının altında yaşayan, ihtiyaç sahibi Türk vatandaşlarına dağıtacaklarına, götürüp, Türkiye’ye tee yedi bin kilometre uzaklıktaki dolar milyarderi diktatörün ülkesi Togo’da dağıttılar.

Peki, sadece Togo’da mı kurban keserek dağıttılar, hayır...

Mali’yi mesela, darbeci albay yönetiyor, demokrasiyi askıya aldı, seçimleri süresiz iptal etti, sayın diyanetimiz diktatörün Mali’sinde 6 bin 900 kurban keserek, dağıttı.

Nijer’i darbeci general yönetiyor, güya cumhurbaşkanlığı muhafızıydı, kendisinden önceki darbeci cumhurbaşkanına darbe yaptı, kendi kendisini “anavatanı koruma ulusal konseyi başkanı” ilan etti, sayın diyanetimiz bu Nijer’de 14 bin kurban keserek, dağıttı.

Çad’ı duayen diktatörün diktatör oğlu yönetiyor, babası 30 yıl demir yumrukla yönetti, öldürüldü, yerine oğlu geçti, kendi kendini hem mareşal ilan etti, hem devlet başkanı ilan etti, sayın diyanetimiz babadan oğluna devredilen Çad’da 7 bin kurban keserek, dağıttı.

Gabon’u 56 yıldır baba-oğul diktatörler yönetiyordu, iki yıl önce darbe oldu, şimdi darbeci general yönetiyor, ki zaten bu darbeci general de devirdiği diktatörün kuzeniydi, sülalece diktatörler yani... Sayın diyanetimiz Türkiye’nin camilerinde kurban bağışı topladı, sonra götürüp bu Gabon’da 5 bin kurban keserek, dağıttı.

Gine’yi darbeci albay yönetiyor, aslında onbaşıydı, kendi kendine albay rütbesi taktı, darbe yaptı, yönetimi ele geçirdi, kendi kendini devlet başkanı ilan etti, sayın diyanetimiz bizim ülkemizde ihtiyaç sahibi insan yokmuş gibi, Gine’de 4 bin kurban keserek dağıttı.

Ekvator Ginesi’ni 1979 yılından beri aynı kişi yönetiyor, amcası diktatördü, 1979’da amcasına karşı darbe yaptı, amcasını kurşuna dizdirerek idam etti, o günden beri 46 yıldır iktidarda oturuyor, sandıklarda hile yapıldığı için seçimlerde yüzde 97 oy alıyor, itiraz edeni öldürtüyor, ülkenin petrolünü zimmetine geçirdi, 15 milyar dolar kişisel serveti var, parasını Amerikan bankalarında tutuyor, üstelik herif bildiğin yamyam, dünya medyasında şakır şakır haber oluyor, insan beyni ve insan testisi yediği öne sürülüyor, sayın diyanetimiz bu yamyamın Ekvator Ginesi’nde 5 bin kurban keserek, dağıttı.

Kamerun’u 1982’den beri aynı kişi yönetiyor, her seçimde anayasayı değiştiriyor, işine nasıl geliyorsa anayasayı o hale sokuyor, böyle böyle 43 yıldır iktidarda oturuyor, kişisel servetinin 10 milyar dolar civarında olduğu konuşuluyor, servetini Fransa bankalarında tutuyor, Fransa’da gayrimenkuller alıyor, tatillerini de Fransa sahillerinde geçiriyor, her tatile gittiğinde beş yıldızlı otellerde 50 oda kapatıyor, günde en az bir milyon dolar harcıyor, sayın diyanetimiz bu diktatörün Kamerun’ununda 4 bin kurban keserek, dağıttı.

Kongo’yu 1979’dan beri aynı diktatör yönetiyor, 46 yıl önce ülkenin başına çöreklendi, geliş o geliş, ülkenin yeraltı zenginliklerini zimmetine geçirdi, ülkenin petrolünü ihraç ediyor, parasını kendi cebine akıtıyor, 10 milyar dolardan fazla serveti olduğu biliniyor, servetini oğlu yönetiyor, e armut dibine düşer, Fransa’da yaşayan oğlu bir ara babasının servetini zimmetine geçirmeye kalkıştı, diktatör bunu öğrenir öğrenmez Fransa’dan yardım istedi, Fransa derhal devreye girdi, diktatörün oğluna karapara soruşturması açtı, diktatörün oğlu Fransa’da tutuklanacağını anlayınca babasından çaldığı paraları babasına iade etti, diktatör bu sayede servetini kurtardı, sayın diyanetimiz camilerimizde bağış topladı, bağışları götürüp bu Kongo’da 4 bin kurban keserek, dağıttı.

Uganda’yı 1986’dan beri aynı diktatör yönetiyor, yolsuzluktan soykırıma, seçim sahtekarlığından işkenceye kadar her türlü suçu pervasızca işliyor ama, paralı askerlerden oluşturduğu polis devleti sayesinde 39 yıldır iktidarda oturmaya devam ediyor, sayın diyanetimiz bu Uganda’da 6 bin kurban keserek, dağıttı.

Daha da saymak isterdim ama, ne Afrika’daki diktatörler sığar bu sayfaya, ne de sayın diyanetimizin bu Afrika’da kesip dağıttığı kurban... Zimbabwe’yi mesela, 37 yıl boyunca tek başına yöneten ve 10 milyar dolardan fazla servet yapan diktatör, 93 yaşına gelmesine rağmen, gözü doymadığı için iktidarı bırakmıyordu, 37 yıl boyunca tetikçi olarak beslediği kendi ordusu ültimatom verdi, “ya sana sunduğumuz emeklilik paketini kabul et, ya da darbe yaparak seni asalım” dediler, emeklilik paketini kabul etti, mutlak dokunulmazlık garantisi, yani yargılanmama garantisi, yurt dışı seyahat masraflarının karşılanması, sağlık harcamalarının karşılanması, güvenlik harcamalarının karşılanması, başkanken oturduğu 25 odalı malikanenin kendisine ömür boyu tahsis edilmesi ve aylık 125 bin dolar maaş ödenmesi karşılığında, lütfetti, başkanlık görevini bıraktı, ama, emekliliği kısa sürdü, 95 yaşındayken Singapur’da öldü, bu diktatörün yerine yardımcısı geçti, ülkeyi şu anda 37 yıllık diktatörün sağ kolu yönetiyor, sayın diyanetimiz işte bu Zimbabwe’de bin 500 kurban keserek, dağıttı.

Afrika’da şu anda iktidarda oturan diktatörlerin toplam servetlerinin 180 milyar dolar olduğu tahmin ediliyorken, sayın diyanetimiz Türkiye’nin camilerinde kurban bağışı topladı, kendi vatandaşlarımıza dağıtacağına, götürüp diktatörlerin ülkelerine dağıttı.

Camilerimizde toplanan kurban bağışları “diktatör kavurma” oldu yani.

“Darbe anayasasının yerine sivil anayasa yapacağız” diyenlere, cümleten hayırlı kavurmalar dilerim.

Habere git