Türkiye günlerdir Marmaray'da yaşanan kavga ve sonrasındaki gelişmeleri konuşuyor. Bu olay sosyal medyanın ne kadar güvenilmez olduğunu bir kez daha ortaya çıkardı. Teknoloji gelişiyor, dünya değişiyor, medya değişiyor. İletişimin hızla dijitalleştiği bir çağda yaşıyoruz. Ancak internetin ve sosyal medyanın hızla yaygınlaşması ile konvansiyonel medya hem ekonomik hem de politik nedenlerle kıskaca alınmaya çalışılıyor. Kendi kontrollerindeki dijital medyada ''toplum mühendisliği'' yürütenler geleneksel medyayı stratejik tehdit olarak görüyor. Açıkçası geleneksel medya "bitirilmek" isteniyor. Detaylar A Haber Araştırma Planlama Servisi Şefi Burhan Aytekin'in hazırladığı analiz belgeselde...
ahaber.com.tr - Özel Haber
Giriş Tarihi: 04.06.2025 12:54 Güncelleme Tarihi: 04.06.2025 12:58

Ünlü iletişim bilimci Marshall McLuhan 20. yüzyılda "dünya medya sayesinde evrensel bir köy olacak" öngörüsünde bulunuyordu.

21. yüzyıl ise medyanın küresel aklı yönetip yönlendirdiği bir yüzyıl olacaktı. Dünya değişiyor, teknoloji gelişiyor, medya da değişiyordu.

İletişimin hızla dijitalleştiği ve her geçen gün daha fazla insanın sosyal medyayı tercih ettiği bu yüzyılda konvansiyonel ya da geleneksel medya hala çok önemliydi.

Çok uluslu şirketlerin kontrol ettiği sosyal medya platformları, konvansiyonel medyanın geleceğini tehdit ediyordu.
Bu tehdit özellikle içerik üretiminde hiyerarşinin ve denetimin olmadığı sosyal medya ağlarında daha belirgin hale geliyordu.

GELENEKSEL MEDYA NEDEN HEDEFTE?
İnternetin ve sosyal medyanın hızla yaygınlaşması ile konvansiyonel medya hem ekonomik hem de politik nedenlerle kıskaca alınmaya çalışılıyordu.
Peki geleneksel medya neden "bitirilmek" isteniyordu? Bunun altında birkaç neden yatıyordu.

Sosyal medya ile arama motorlarının yaygınlaşması reklam bütçelerinin dijitale kaymasına neden oldu. Reklam pastasından daha büyük pay almak isteyen teknoloji devleri de konvansiyonel medyayı hedefine koydu.
Dijital medya ile kitleler üzerinde kontrolü sağlamak isteyen üst akıl geleneksel medyanın halkı doğru bilgilendirme gücünden de rahatsızdı. Bu yüzden de konvansiyonel medyaya saldırıyorlardı.

Haber tüketim alışkanlıklarının değişmesi, erişim kolaylığı ve hız sosyal medyaya geleneksel medya karşısında önemli bir rekabet avantajı sağlıyordu. Özellikle gençler haberleri ve eğlenceyi daha interaktif platformlarda tüketmeyi tercih ediyordu.
Fakat sosyal medyanın hızlı ve kontrolsüz bilgi paylaşımına olanak sağlaması yanlış bilgilerin yayılmasına ve dezenformasyonun da artmasına neden oluyordu.

Dijital medyada şiddet ve müstehcenlik gibi zararlı içeriklerle karşılaşma oranı çok yüksekti. Oysa geleneksel medyada ruhsal ve zihinsel sağlığı olumsuz etkileyen zararlı içerikler konusunda bir otokontrol vardı.
Konvansiyonel medya düzenli ve etik gazetecilik uygulamaları sunuyordu. Bu haberlerin editoryal denetimden geçmesi, profesyonel gazetecilerin çalışması ve objektif bir bakış açısının sağlanması anlamına geliyordu.

SOSYAL MEDYA YALANINA GELENEKSEL MEDYA DUR DİYOR
Dijital medyada ise herkesin içerik üretebildiği ve denetim mekanizmalarının olmadığı bir ortam bulunuyordu.
Bu durum yanıltıcı içeriklerin hızla yayılmasına neden oluyordu. Büyük sosyal medya şirketlerinin istediği de buydu. Algıyı yöneten dünyayı yönetirdi. Konvansiyonel medyanın olmadığı kontrolsüz bir dünyada istedikleri at oynatacaklardı.

Duygusal tepki uyandıran içerikleri ön plana çıkaran algoritmalar kullanıyorlardı. Bu da toplumda kutuplaşmayı artırıyordu. Açıkçası sosyal medya Türkiye gibi ülkelerin yerli ve milli karakterini savunacak dostane bir ortam değildi. Bu yüzden bir çok ülke 18 yaş altına sosyal medyayı yasaklıyordu.

Kendi kontrollerindeki dijital medyada "toplum mühendisliği" yürütenler için konvansiyonel medya stratejik olarak tehdit oluşturuyordu.