Oluşturulma Tarihi: Haziran 14, 2025 12:56
Yaz sıcakları bastırınca her gün yeni bir kene haberi duyuyoruz. Sosyal medyada viral olan videolar, kene vakalarında belirgin bir artış olduğunu söyleyenler, ‘kene tehlikesi’ ‘kene istilası’ başlıklı haberler, yeni keşfedilen kene türü, kene kaynaklı yaşanan ölümler vatandaşları tedirgin ediyor. Peki bu yıl kene vakalarında gerçekten bir artış yaşandı mı? Tedirgin olmamızı gerektirecek bir durum var mı? Dr. Öğr. Üyesi Yavuz Turan ile konuştuk.
Son dönemde kene vakalarının artışıyla birlikte kamuoyunda endişeler yükseliyor. Özellikle İstanbul’da binlerce kişinin kene ısırması nedeniyle hastanelere başvurması, pek çok ilde KKKA vakalarının can kaybına yol açması konunun ciddiyetini gözler önüne seriyor. Sağlık Bakanlığı, önceki yıllara kıyasla kene yoğunluğunun belirgin bir şekilde artmadığını açıklasa da, vaka sayılarındaki dikkat çekici seyir halk arasında tedirginliğe neden oluyor.
İstanbul İl Sağlık Müdürü Doç. Dr. Abdullah Emre Güner, bu yıl İstanbul’da toplam 7200 kene ısırması vakasının sağlık kuruluşlarına bildirildiğini, bunların 6165’inin nisan, mayıs ve haziran aylarında gerçekleştiğini belirtti ancak İstanbul’da Kırım Kongo Kanamalı Ateşi (KKKA) vakası görülmediğini vurguladı.
Sağlık Bakanlığı, kenelerden bulaşan Kırım Kongo Kanamalı Ateşi (KKKA) hastalığına ilişkin, "Türkiye'de kene yoğunluğunun önceki senelerden daha fazla olduğuna dair bir tespitimiz bulunmamaktadır. Bilinmelidir ki; tüm kenelerde hastalık etkeni yoktur, yani her kene tutunan kişi hastalığa yakalanmaz" açıklamasını yaptı.
Kaynak: DHA
Keneler ile ilgili bir diğer gelişme de ülkemizde yeni bir kene türün bulunması. Yeni tespit edilen kene Türkiye'deki 56. tür olarak kayıtlara geçti. Bu kene türünün 30'dan fazla hastalık etkenini taşıdığı biliniyor.
Tokat Gaziosmanpaşa Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Biyoloji Bölüm Başkanı Prof. Dr. Adem Keskin, Japon Ormancılık ve Orman Ürünleri Araştırma Enstitüsü Yaban Hayatı Ekolojisi Bölümünden Dr. Kandai Doi ile bir süredir Türkiye'deki keneler üzerine ortak çalışma yürütüyordu.
Geçen yıl İstanbul'da bir kişinin üzerinde bulduğu bir keneyi kendilerine getirdiğini belirten Keskin, "Uzak Doğu kökenli, muhtemelen Çin menşeli bir kene. Ülkemize yerleşmiş olduğunu düşünüyoruz. Haemaphysalis longicornis kene türüyle ilgili Japon Ormancılık ve Orman Ürünleri Araştırma Enstitüsü Yaban Hayatı Ekolojisi Bölümünden Dr. Kandai Doi ile yaptığımız çalışma, alanında saygın uluslararası bir dergi olan 'Experimental and Applied Acarology'de makale olarak yayımlandı." dedi.
Kene vakalarının gündemi meşgul ettiği ve bu yeni kene türünün bulunmasıyla kafalarda oluşan soru işaretlerini gidermek için Marmara Üniversitesi, Fen Fakültesi Biyoloji Bölümü, Zooloji Anabilim Dalı’ndan Dr. Öğr. Üyesi Yavuz Turan ile konuştuk. Kendisi, bu konuda bilimsel veriler ışığında önemli değerlendirmelerde bulundu. İşte 9 soruda kene dosyası...
DİĞER KENELERE GÖRE YAYILIM HIZI DAHA YÜKSEK
1. Haemaphysalis longicornis türü kenenin Türkiye’de tespit edilmesi ne anlama geliyor? Ülkemize yerleştiği ve üremeye başladığı söyleniyor. Bu bizim hayatımızda ne değiştirir? Diğer kenelerden farklı mı?
Yavuz Turan: Haemaphysalis longicornis türü Asya uzun boynuzlu kenesi olarak bilinir. Bu kene türü adından da belli olduğu gibi Doğu Asya kökenli bir kenedir. Aynı zamanda Avustralya ve Yeniz Zelanda’da da bulunan bir türdür. Ancak bu türün aynı zamanda Amerika’da 2017 yılından itibaren bulunduğu da bilinir.
Söz konusu araştırmada Türkiye’den de bulunmuş olması invasive (istilacı) olan bu türün ülkemizde de artık başarılı bir şekilde yayılma ihtimalinin olduğunu gösterir. Çünkü Amerika’da ilk defa görüldüğünde bu kene ile mücadele girişimleri oldu ancak başarılı olunamadı. Daha sonrasında hızlı bir şekilde yayılım gösterdi. Bu da bu kene ile ülkemizde de bazı risklerin olabileceği anlamına gelir.
Diğer kenelere göre yayılım hızının yüksek olduğu söylenebilir. Diğer kenelerin taşımış olduğu hastalıklar dışında da diğer bazı hastalıkların vektörü olması da bir diğer risk olarak görülmektedir.
BAKTERİ KAYNAKLI PATOJENLERİ TAŞIYABİLİR
2. Bu kene türünün 30’dan fazla hastalık etkeni taşıdığı belirtiliyor. En büyük sağlık riskleri nelerdir?
Yavuz Turan: Bu türün taşımış olduğu hastalıklar insana hem doğrudan hem de dolaylı etkileri olabilir. Örneğin theileriosis hayvan hastalığını sığırlara bulaştırabilir. Bu da hayvanda yavru ölümü, kan kaybı ve süt üretiminde kayıplara sebep olabilir. Bu da insanları dolaylı olarak etkileyen etkileri olarak görülmektedir.
Bunun dışında bazı bakteri kaynaklı patojenlerin (insanda hastalık yapan) taşınmasında da önemli bir vektördür bu da doğrudan bir etki olarak görülmektedir.
Büyük ve küçük baş hayvanlarla birlikte küçük memeli türleri ve kuşlarda da etkili olabileceği gibi insanda da dolaylı ve doğrudan olumsuz etkileri bulunmaktadır.
BU TÜRÜN TÜRKİYE’DE GÖRÜLMESİ ŞAŞIRTICI MI?
3. Bu tür Türkiye’ye nasıl geldi? İstilacı bir tür olarak yayılma hızını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Yavuz Turan: Bu istilacı türün ana konakları genellikle küçük ve büyük baş hayvanlardır. Bunun dışında kuş ve diğer küçük memeli hayvan türleri de konakları olabilir. Konak yelpazesi bu kadar genişken ve yayılma hızı bu kadar yüksekken bu türün Türkiye’de de görülmesi şaşırtıcı değildir. Türün taşınması muhtemelen insan kaynaklı veya evcil hayvanlar üzerinden olabilir. Partenogenetik olarak çoğalan bir tür olması, yani erkek bireye ihtiyaç duymadan yavru vermesi bu türün yayılımının diğer türlere göre daha hızlı olabileceğini söyleyebiliriz.
BU ALANLARDA KORUNAKLI KIYAFET GİYİLMELİ
4. Bu kene türüyle mücadele etmek için hangi önlemler alınmalı? Bireysel korunma yöntemleri nelerdir?
Yavuz Turan: Mücadele etmek konusunda çekincelerim olduğunu söyleyebilirim. Amerika’da girişim olmasına rağmen bu tür ile mücadele başarılı sonuç vermedi. Bu sebeple diğer önlemlerin mutlaka alınması lazım. Burada en önemli nokta insanların kendini koruması gerektiğidir.
Otluk alanlarda, özellikle küçükbaş-büyükbaş hayvanların olduğu alanlarda bulunulduğunda korunaklı kıyafetlerin giyinilmesi ve sık sık üst taramasının yapılması gerekir.
5. Haemaphysalis longicornis türünün yayılımın iklim değişikliğiyle ilişkisi var mı? Küresel ısınma bu türün yayılmasını etkileyebilir mi?
Yavuz Turan: Türün yayılım alanlarının otluk alanlar, orman alanları olması ve kuraklık stresine karşı dayanıklı olması bu türün sıcaklık toleransının yüksek olduğunu gösterir. Aynı zamanda partenogenetik olarak çoğalabilmesi hayvanın hızlı yayılmasına da yardımcı olacaktır.
Bununla birlikte küresel ısınmanın etkisi ile kuşların göç yollarının ve zamanlarının değişimi ile göç eden kuşlara ev sahipliği yapan ülkemiz için kuşların Türkiye’de artmasına sebep olabilir ki bu da kenelerin taşınmasında önemli etkilere sebep olabilir.
'İSTANBUL'DA ÇOK FAZLA KENE GÖRMÜYORUM'
6. Son bir ayda İstanbul’da kene ısırması vakalarında artış yaşandığı bildirildi. Siz sahada kene popülasyonunda bir artış gözlemliyor musunuz?
Yavuz Turan: Açıkçası ben İstanbul’da yaptığım arazi çalışmalarında çok fazla kene görüyorum diye bir yorum yapamam çünkü çok az karşılaştım. Artıp artmadığını da belirlemek için kene çalışan akademisyenlerin verilerinin incelenmesi gerekir.
ŞEHİR HAYATINA ENTEGRE OLDULAR
7. Kenelerin şehir hayatına bu kadar entegre olmaları normal mi?
Yavuz Turan: Normal, çünkü bu kadar konağı varken kenelerin şehir hayatında olması da kaçınılmaz bir sondur. Yakın zamanda Kurban Bayramı’nı geçirdik. Küçükbaş ve büyükbaş hayvanlar şehir içerisinde pazarlara taşındı. Bu da üzerlerinde bulunan kenelerin şehre taşınmasında etkili oldu.
KENE İSTİLASI VAR MI?
8. Şu an için bir kene istilasından söz etmek mümkün mü?
Yavuz Turan: Bu istilalardan her zaman bahsedebiliriz. Dünyada antropojenik etkiler sonucunda birçok biyolojik ve mekanik vektör olan hayvanlar ülkeler arası taşınabilir. Bu tabii ki keneler için de geçerlidir. Kaldı ki Haemaphysalis longicornis türü bunun en güzel örneklerindendir.