İstanbul Ticaret Odası (İTO) Başkanı Şekib Avdagiç, İsrail'in İran'a saldırıyla başlayan çatışma ve gerilimden gemi lojistiğinin olumsuz etkilendiğini belirterek, "Kısıtlamalardan dolayı birçok uçuş farklı güzergahlardan gitmek zorunda kalıyor. Kısa vadede burada hem deniz koridorunun hem hava koridorunun en azından makul bir seviyede işlemeye devam etmesi en öncelikli beklentimiz arasında." dedi.
Avdagiç, İsrail'in Gazze'ye yönelik vahşi bir saldırgan tutumunun devam ettiğini anlatarak, İsrail'in İran'a saldırmasıyla bölgede başlayan yeni bir gerginlikle karşı karşıya olduklarını ifade etti.
Şu anda bütün bölgeyi etkileyen bir sürecin yaşandığına dikkati çeken Avdagiç, "İsrail, bütün buradaki bu savaşı bölgeye yayan bir açılım yaptı ve doğrudan İran'a kapsamlı bir saldırı başlattı. Bunu da İran'ın nükleer programının kontrol dışında kalmasına bağladı. Bu sürecin tüm uluslararası hukukun, anlaşmaların, Birleşmiş Milletler'in çizdiği çerçevenin tamamen dışında yürütüldüğünü görüyoruz." diye konuştu.
Avdagiç, İsrail'in tek taraflı, saldırgan bir süreç yürüttüğünü aktararak, "Bu asla kabul edilebilir değil. İran, burada tamamen hiçbir uluslararası karara, kurala, kabule dayanmayan saldırgan bir tavırla karşı karşıya kaldı. Dolayısıyla onlar da meşru savunma haklarını kullanma konusunda adım attılar. İsrail'in Gazze'ye yönelik devam eden acımasız saldırısı var, katliama ve soykırıma yeni bir kapı daha açtılar ve bütün bölgeyi çok daha tehlikeli bir sürece soktular." değerlendirmesinde bulundu.
Hürmüz Boğazı'nın İran tarafından kontrol edildiğini belirten Avdagiç, "Hürmüz Boğazı dünyadaki petrol ihracatının yüzde 20'sinden fazlasını yapıyor. Bazen yüzde 25'e kadar çıkıyor. Yine doğal gaz ihracatında çok önemli bir geçit. Aynı zamanda ithalat anlamında özellikle uzak ülkelerden, Körfez ülkelerine, Çin'den, ABD'ye, Avrupa ülkelerinden, Körfez ülkelerine gelen ithalatın en önemli kısmı Hürmüz Boğazı üzerinden yapılıyor. Çift taraflı bir trafik var. Trafik konuşulurken hep sadece petrol ihracatı ve doğal gaz ihracatı konuşuluyor ama aslında çok önemli bir mal ithalatı da söz konusu." ifadelerini kullandı.
"PETROLÜN VARİL FİYATI 130 DOLARI GÖREBİLİR"
Şekib Avdagiç, Suriye, Irak, Ürdün, Lübnan, İran ve İsrail'de hava sahalarının kapatıldığını anımsatarak, bütün bölgedeki hava trafiğinin de çok olumsuz etkilediğini kaydetti.
Hem mal ihracatı hem de doğal gaz ve petrol ihracatı anlamında ve insan trafiği açısından da çok farklı bir döneme girildiğine işaret eden Avdagiç, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Burada üç farklı senaryo gündemde. Bir tanesi bunun kısa bir süre içinde belli görüşmelerle ve diyaloglarla makul bir noktaya devşirilmesi. Bu en iyi senaryo olarak gözüküyor. Özellikle bu konuda ABD Başkanı Donald Trump'ın yaklaşımı önem kazanıyor. Tabii bugüne kadar Gazze sürecinde olduğu gibi bu süreçte de ABD ve Trump'ın tamamen İsrail yanlısı tutumunu devam ettirdiğini görüyoruz. Dolayısıyla bu konuda çok iyimser olamıyoruz. İkinci senaryo bunun belli yükselen ve düşen bir tempoda bir süreklilik arz etmesi ve zamana yayılması. Bu da herkesin buna göre yeni bir politika belirlemesi ve tavır alması anlamına geliyor. Aynı zamanda dünyadaki özellikle petrol, doğal gaz fiyatlarının da ayrı bir seviyeye kalıcı olarak taşınması anlamına gelecek. Üçüncü ve en kötü senaryo da buna ilaveten Hürmüz Boğazı'nın da tamamen gemi trafiğine kapatılması. Bu olduğu zaman 95 dolardan 130 dolara kadar petrolün varilinin çıkabileceği senaryoları var. Sadece fiyatın artması değil, aynı zamanda bazı coğrafyalarda yeteri kadar rafineri ve ham petrolün bulunmasında ciddi güçlük çekileceği, bunun da sıkıntı oluşturabileceği yönünde bir yaklaşım var."
HEM DENİZ HEM DE HAVA KORİDORU İŞLEMELİ
İTO Başkanı Avdagiç, Türkiye ile İran'ın kadim iki komşu ülke olduğunu belirterek, İran ile kültürel, tarihsel ve dini anlamda çok derin ilişkilerin bulunduğunu ve bu anlamda sürecin Türkiye'yi de fevkalade ilgilendiren bir konu olduğunu söyledi.
Avdagiç, gemi lojistiğinin de olumsuz etkilendiğini aktararak, şunları kaydetti:
"Kısıtlamalardan dolayı birçok uçuş farklı güzergahlardan gitmek zorunda kalıyor. Kısa vadede burada hem deniz koridorunun hem hava koridorunun en azından makul bir seviyede işlemeye devam etmesi en öncelikli beklentilerimiz arasında. Cumhurbaşkanımızın burada çok ciddi vaziyet aldığını görüyoruz. Bütün önemli liderlerle, hem bölgedeki liderlerle hem de bu bölgeye etki edebilecek liderlerle çok yakından ve yoğun bir görüşme trafiği içinde olduğunu görüyoruz. İsrail'in saldırganlığı ve buna bağlı İran'ın da cevap verme durumu sona erer diye ümit ediyoruz ama bunun mutlaka belli bir süre uluslararası ticaret, uluslararası mal ve hizmet süreçleri anlamında ciddi negatif sonuçlarının bütün dünyaya olduğu gibi Türkiye'ye de yansımaları olacak."
AVRUPA BİRLİĞİ İLE GÜMRÜK BİRLİĞİ GÜNCELLENMELİ
Şekib Avdagiç, dünyada ABD'nin başlattığı trende bağlı olarak uluslararası korumacılığın hızla yayıldığını ve ABD'nin devreye aldığı bu yaklaşımın birçok ülke tarafından takip edildiğini dile getirdi.
ABD gibi dünyanın en büyük ithalatçı ülkesi tarafından korumacılık yaklaşımın ortaya koyulduğunda diğer ülkelerin bu yaklaşıma karşı kayıtsız kalmasının mümkün olmadığını kaydeden Avdagiç, "Başta Çin olmak üzere ABD'nin en büyük ticari ortaklarından ve artık birincisi duruma gelen Meksika ve hemen arkasından Kanada'nın da buna karşı yaklaşımları ile ABD'nin onlara karşı tavırlarında da yeni kartların açıldığını görüyoruz. Avrupa Birliği ile Amerika Birleşik Devletleri arasındaki süreçleri takip ediyoruz. Dolayısıyla bütün bunlara bağlı olarak ekonomik birliktelikler ve onların oluşturduğu ekosistemler biraz daha öne çıkacak ama kısa ve orta vadede bu korumacılık çok daha etkin ve kalıcı bir şekilde kalmaya devam edecek gibi gözüküyor." değerlendirmesinde bulundu.
Avdagiç, Türkiye ve Avrupa Birliği arasında Gümrük Birliği Anlaşması'na bağlı bir sürecin olduğunu anımsatarak, "30 yılı aşkın bu süreç devam ediyor. Buna bağlı olarak özellikle Gümrük Birliği'nin Türk ihracatçısına yönelik oluşturduğu bazı önemli dezavantajlar var. Onların gidebilmesi için bizim kısa vadede bu korumacılıkla ilgili yaşanan önemli bir olumsuzluk paketini bertaraf edebilmemiz için Gümrük Birliği'nin hızla güncellenmesi gerekiyor. Üçüncü ülkelere yönelik Avrupa Birliği'nin ihracatında uygulanan kapsamın Türkiye'nin ihracatçısı için de uygulanabilir olması lazım." diye konuştu.
REKABET PAZARLARI KONUSUNDA AÇILIM KRİTİK
Şekib Avdagiç, Gümrük Birliği'nin Türkiye'nin aleyhine çalışan kısımlarının gözden geçirilmesi gerektiğine ve Türkiye'nin daha istikrarlı ve rekabet edebilir pazarlar konusunda bir açılım sağlamasının önem arz ettiğine işaret etti.
Ticaret Bakanlığı tarafından uluslararası ticarette korumacılıkla ilgili dünyadaki gelişmelerin takip edildiğini belirten Avdagiç, sürecin Türkiye lehine oluşturduğu unsurların yakından takip edilmesi gerektiğini vurguladı.
Avdagiç, son derece dinamik, hem ülke bazlı hem de ürün grupları bazlı politikaların çok hızlı ve etkin bir şekilde uygulamaya geçirilmesi gerektiğine işaret ederek, "Bu konuda Ticaret Bakanlığımızın gerçekten etkili çalışma yaptığını gözlemliyoruz. Piyasadan bu konuda gelen talepleri, notları ve yaşanan sıkıntıları da biz de hızlı bir şekilde raporlaştırıp Bakanlığımıza sunuyoruz. Önemli bir kısmının da hem Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği üzerinden hem de doğrudan Ticaret Bakanlığı üzerinden uygulamaya geçmesi için gayret gösteriyoruz. Korumacılığın her zaman dünya ticaretini daraltan, zorlaştıran ve bir takım haksız uygulamaları ortaya çıkaran bir yaklaşım olduğunu ve tasvip edilen bir yaklaşım olmadığını ifade etmek istiyorum." diye konuştu.