İsrailli eski futbolcu ve yorumcu Eyal Berkoviç, bir televizyon programında kullandığı ifadelerle büyük bir skandala imza attı. Berkoviç, İsrail’in hedeflerine gönderme yaparak, "Çeyrek finalde Hamas’ı penaltılarla eledik, yarı finalde İran’ı yendik. Finalde ise Türkiye var." demişti.
ÖZRÜ KABAHATİNDEN BÜYÜK
Gelen eleştiriler üzerine Berkoviç, aynı kanalda yeniden canlı yayına çıkarak kendini savundu. Tepkilerden rahatsız olduğunu dile getiren eski futbolcu, "Bu sadece bir şakaydı. Gerçekten şakaydı. Ama onlar bunu ciddiye aldı." şeklinde konuştu.
ORTAYLI'DAN SALVO
Hürriyet yazarı, tarihçi İlber Ortaylı, köşesinde kaleme aldığı yazıda haddini aşan Berkoviç'e adeta ağzının payını verdi. Ortaylı, "Başbakan Netanyahu gibi cahil bir Amerikalı veledin ki buna İsrailli denemez; doğrudan doğruya ABD’nin doğu sahilinin bir yarım yamalak adamıdır, yaptıklarına şimdi artık futbolcular da karışmaya başladı" dedi.
İlber Ortaylı'nın yazısının tamamında şu ifadelere yer verdi:
TEBRİZ; İran’ın kuzeybatısında; Eynalı ve Sehend dağları arasında, Kuruçay ve Acıçay’ın birleşmesiyle oluşan bir nehir yatağı üzerinde. İklimi kuru; yazları sıcak, kışları hayli soğuk geçer. Safevîler devrinde, daha önce de Akkoyunlular ve İlhanlı Moğolları döneminde, koskoca İran’ın başkentiydi. İran ismini Selçuklular koydu ve İranlılık da onların bu ülkeye getirdiği umumi kimlik ve bilinçtir.
Tebriz’de çarşıda, pazarda, evde her zaman Türkçe konuşulurdu. Uzun bir süre Tahran’dan sonra ülkenin ikinci büyük şehri iken, bugün iki milyonluk nüfusuna rağmen İran’ın dördüncü büyük şehridir. İran Ermenilerinin ruhani merkezidir. Müslüman büyükleri arasında Şems-i Tebrizî de bu şehrin âlimlerindendir. Depremleriyle meşhurdur. Nitekim 1729’daki depremle şehrin birçok abidesi harap olmuştur. Hâlen İran’ın halıcılık merkezi sayılır; en güzel halılar orada dokunur.
Karakoyunlu ve Akkoyunlu döneminden kalma eserler başta Gök Mescid olmak üzere Türk sanat tarihi bakımından son derece önemlidir. Daha doğrusu, Osmanlı sanatının kökenlerini anlamak bakımından mühimdir. Bursa mimarisini anlamak için, Tebrizli ustaları ve Tebriz’in 15. yüzyıl eserlerini iyi tanımak gerekir.
AYNI KÜLTÜR VE DİLİN CANLARIYIZ
Burası, Osmanlıların 18 yıl tahririni yaparak idare ettikleri bir bölgeydi. Aynı zamanda Osmanlı-İran savaşlarının da çekişme merkezlerinden biriydi. İranlı ve Osmanlı hanedanları Türk, halkın dili aynı ama devlet şuurları farklı. Lakin doğu dünyasının ürünü aynı kültür ve dilin canlarıyız. Bugünkü Azerbaycan Cumhuriyeti de bu kültürün farklı ve parlak bir parçasıdır.
Şimdi ise cahil bir “herif”, İran’ı bombalamaya başladı. İlk hedeflerden biri de Tebriz. Orada da karacalar yaşamıyor. Türk kavminin en önde gelen kesimidir; bana sorarsanız İran Azerbaycan Türk dünyasının en özgün kesimi... İran Azerbaycanı’ndaki Türklerin Farsçaları, o kültüre katkı yapacak kadar muhteşemdi ve hep öyle kaldı. Tebriz’in binalarını, eserlerini ancak Osmanlı ve Kafkas İran medeniyeti devam ettirebildi. Bölgenin bugünkü nüfusu yine aşağı yukarı aynı oranı; fakat hiç şüphesiz ki bu bölgenin en hâkim unsuru. İran’ın neredeyse yarısı Türkçe konuşur. Ama şimdi iş değişti. Azerbaycan Kafkasyası da Rusya ve Avrupa’yı; Türkiye Küçük Asya’da Roma İmparatorluğu’nun mirasını yaşatan kesitlerdir.
Neye ne kadar ilgi duyduğunuzu, neyi ne kadar desteklediğinizi tartışacak ya da değerlendirecek değilim. Şah İsmail’in şiirlerini okuyan, Fuzûlî’nin Farsçasını ve Türkçesini birlikte terennüm eden, söyledikleri yalnızca Bakü’de, İstanbul’da değil; Balkanlar’da ve Asya’da da çınlayan insanlara yapılan vandallığı sükûnetle karşılayamayız.
ÇENELERİNİ KISSINLAR
Başbakan Netanyahu gibi cahil bir Amerikalı veledin ki buna İsrailli denemez; doğrudan doğruya ABD’nin doğu sahilinin bir yarım yamalak adamıdır, yaptıklarına şimdi artık futbolcular da karışmaya başladı. Futbol yorumcusu Berkovic diye biri “Finali Türkiye’de tamamlayacağız” diyormuş. İsraillilere tavsiyemiz: Başta başbakanları olmak üzere, maliye bakanları Bezalel Smotrich denen adamın, Golde Mayer kabinesindeki Dr. Yisrael Katz ile isim benzerliğinden başka hiçbir ilgisi olmayan Doktor Katz’ların ve nihayet futbol spikerlerinin çenesini kıssınlar. Yoksa ne sulh sulha benzer, ne savaş savaşa...
Talihsizlik şu ki, Trump ile Netanyahu, Amerika’nın doğu sahillerinin aynı tip mahallelerinden çıkma yan ürünlerdir. Diplomaları olsa da genel kültür ve davranışları düşük; dünyadan haberleri yoktur. Doğu sahillerinin bu tip zevzekleri, Avrupalı devlet adamlarından oldukça düşük entelektüel yapıdadırlar. Chirac’ı, Boris Johnson’u bırakın kasabalı belediye başkanlarıyla bile kıyaslanamazlar. Chirac devlet adamlarının kalitesinin düşmesini Fransa’daki lise eğitiminde gerilemeye bağlamıştı.
Ben öteden beri İran ve Ortadoğu üzerine eğilmeyi tavsiye ediyorum. Tebriz’in çarşılarını, caddelerini, sokaklarını gezmeden, onları etüt etmeden bu dünyadan ayrılmayın. İsfahan’ı, Tahran’ı görün, okuyun. Zaten geç bile kaldık. İnsanız, içimizde kötülük de var, iyilik de. Ama hiçbir yerin bombalanmasına, hiçbir yerde masum insanların ölmesine tahammül edemeyiz ve bazı yerlerde, insanların duyguları ister istemez daha fazla taşar ve tahammülleri kesilir.