Diyanet İşleri Başkanı Erbaş, İslam dinine ve değerlerine hakaretin bazı ülkelerde sıradan hadiseler haline geldiğini söyledi.
Türkiye'nin ilk İslamofobi ile Mücadele Merkezi ve Enstitüsü Ankara'da törenle açıldı. Açılışa Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy’un yanı sıra akademi, diplomasi ve kamu kurumlarından birçok isim katıldı. Törende konuşan yetkililer, İslamofobinin tarihsel kökenlerinden günümüzdeki yayılma biçimlerine kadar birçok tehdide dikkat çekti. Avrupa’da Kur’an-ı Kerim’e yönelik saldırılar başta olmak üzere 2023'ten bu yana 850’yi aşkın nefret suçunun işlendiği vurgulandı. İslam’a yönelik hakaret ve saldırıların sıradanlaşmasının, küresel ölçekte insanlık adına utanç verici bir tablo olduğu ifade edildi.
Türkiye'nin ilk İslamofobi ile Mücadele Merkezi ve Enstitüsü, Ankara'da bulunan Anadolu Medeniyetleri Müzesi'nde düzenlenen törenle açıldı.
Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy
Ankara Bilim Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Yavuz Demir
Dışişleri Bakan Yardımcısı Prof. Dr. Burhanettin Duran
Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş
Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK) Başkanı Ebubekir Şahin
"Hayatta kalmak için toprağın altına girmek zorunda kalan insanların hikâyelerini bilmek yeterli"
"Hayatta kalmak için toprağın altına girmek zorunda kalan insanların hikâyelerini bilmek yeterli"
İslamofobinin tarihsel kökenlerine değinen Bakan Ersoy, Roma İmparatorluğu döneminde inancın iktidarı güçlendirme aracı olarak kullanıldığını ve bu durumun farklı inançları benimseyen toplumlara yönelik zulümlere yol açtığını anlatarak şöyle konuştu:
"Bu anlayışın nasıl sonuçlar doğurduğuna baktığımızda ilk başta Hristiyanlara yönelik akıl almaz bir kıyım yapıldığını görüyoruz ki dehşetin büyüklüğünü anlamak için Kapadokya coğrafyasındaki muazzam yer altı şehirlerine bakmak; hayatta kalmak için toprağın altına girmek zorunda kalan insanların hikâyelerini bilmek yeterlidir. Maalesef mağdurlar gücü eline geçirdiğinde de zulüm durmamış, yön değiştirmiş ve çok daha geniş bir coğrafyada farklı inançlara sahip toplumları da içine alan bir harekete dönüşmüştür. Burada detaylandırmaya gerek yok ama örneğin Germen ve İskandinav coğrafyasındaki pagan toplumların Hristiyanlığa uzanan tarihleri çok acı bir yolculuktur. Sonrası ise Avrupa'nın ve sömürgeciliğin kayıt altına alınmış, dehşete düşüren tarihidir."
"2023'ten beri 850'den fazla nefret suçu işlendi"
"2023'ten beri 850'den fazla nefret suçu işlendi"
Dışişleri Bakan Yardımcısı Burhanettin Duran ise İslam karşıtlığının ırkçılık ve yabancı düşmanlığı olduğunu belirterek, "Ne yazık ki tüm dünyada ve Batı'da endişe edilecek bir boyuta ulaşmıştır. Aslında bu olgu Cumhurbaşkanımızın ifade ettiği gibi ‘milyonlarca Müslüman‘ın yaşadığı batı ülkelerinde zehirli bir sarmaşık gibi yayılmaktadır.' Yurtdışındaki camilere Kur'an-ı Kerimlere ve Müslümanlık kutsallığına dair olan her şeye zarar verilmesine şahit olmadığımız tek bir hafta geçmemektedir. Elbette bu İslam düşmanlığı ya da İslam karşıtlığı dediğimiz olgu batı ile ilgilidir. Aynı zamanda da dünyanın bir çok yerinde yayılma emareleri gösteriyordur. Ocak 2023'ten beri İslam İşbirliği Teşkilatı üyesi ülkelerin Avrupa'daki büyükelçilikleri önünde Kur'an-ı Kerim'in yakılması dahil olmak üzere 850'den fazla nefret suçu işlenmiştir. Müslümanları aşağılamayı ve ötekileştirmeyi amaçlayan bu eylemler aslında bütün insanlık adına utanç duyduğumuz bir şeydir" diye konuştu.
"İslam'a hakaret, bazı ülkelerde sıradan hadiseler haline gelmiştir"
"İslam'a hakaret, bazı ülkelerde sıradan hadiseler haline gelmiştir"
Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş ise, İslam'ın korku duyulan bir din olarak lanse edildiğini vurgulayarak, "Taraflı ve maksatlı bir şekilde yürütülen bütün haberler İslam'a karşı nefreti her geçen gün daha da körüklemektedir. Nefret söyleminin ifade özgürlüğü adı altında serbest bırakılması ne yazık ki çok sayıda insanı olumsuz etkilemektedir. Nitekim bugün İslam'a ve Müslümanlara yönelik hoşgörüsüzlük, karşıtlık, ayrımcılık, ırkçılık, nefret, düşmanlık, saldırganlık, şiddet ve cinayet gibi dozu gittikçe artan olumsuz tutum ve davranışlarla karşılaşıyoruz. İslam dinine ve değerlerine hakaret, Müslümanlara yönelik aşağılama, fiziksel şiddet ve saldırılar bazı ülkelerde sıradan hadiseler haline gelmiş durumdadır. Bugün pek çok ülkede alınan İslam karşıtı kararlar bu düşmanlığın kurumsallaştığını göstermektedir. Bunun yanı sıra medya mensupları, akademisyenler, yazarlar, uzmanlar ve daha pek çok aktör İslamofobi endüstrisine destek vermektedir. Bu kabul edilebilir bir yaklaşım değildir" ifadelerini kullandı.
#İslamofobi İle Mücadele Merkezi
#İslamofobi
#Mücadele
#Ankara